Kooperatif Başkanı Mustafa Çıldır, Kayalı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi olarak kuruldukları ilk günden bu yana üyeler ve vatandaşlar için çeşitli projeler üzerinde çalıştıklarını dile getirerek “Yaklaşık beş yıldır başkanlık görevini icra etmekteyim. Kooperatifimiz 1995 yılında kuruldu, ilk faaliyetine 1996 yılında başladı. Faaliyetlerimize ilk olarak stok pazarlamasıyla başladık. Daha sonra yem satışına başladık. Zamanla market ve kendi hizmet binalarımızı oluşturduk. Kepçe ve kamyon hizmeti veriyorduk bunlara bir de kantar hizmeti ekledik.

Kooperatifimiz için iki tane şube açtık. Şubelerimizden biri eski hastanenin yanında. Bu ilk şubemizdi, ikinci şubemizi de ilkinden üç yıl sonra Kırklareli Belediyesi’nin bulunduğu caddeye açtık. İkinci şubemiz aslında büyük bir dükkandı. Onu hem ızgara salonu hem de şarküteri olarak değerlendirdik.” dedi.

Kooperatif olarak müşteri portföyünü nasıl görüyorsunuz? Yeterli mi?

Şimdi burada et ve süt ürünleri bir arada; vatandaşın aradığı her şey var.

Bir de ablalarımızın yaptığı köy ürünlerimiz var. Makarna, tarhana, köy ekmeği, doğal reçeller, bal ve

yumurta. Bu ürünlerde köyden temin edildiği için bizim müşteri portföyümüz geniş, her kesimden müşterimiz var. İşçisinden tutun doktoruna, doktorundan tutun da hâkimine kadar her türlü bir müşteriyi ağırlıyoruz. Müşteri portföyümüzün yeterli genişlikte olduğunu söyleyebilirim.

Satışa sunduğunuz ürünler üreticiden direkt size mi geliyor? Yoksa arada aracı var mı?

Biz ürünlerimizi direkt olarak üreticisinden, köylüden alıyoruz ve burada satıyoruz. Kendi köyümüzden, hayvanımızı alıyoruz ve burada kesip işliyoruz. Köyde ablalar; ekmek, makarna, tarhana yapıyorlar. Direkt onları alıyoruz burada reyonlarımıza koyuyoruz.

Ürünleri sadece Kayalı köyünden mi temin

ediyorsunuz? Diğer köylerden de aldığınız ürünler

oluyor mu?

Kendi köyümüzde yetiştiremezsek ihtiyacımız olduğu zaman komşu köylerimizden almaya çalışıyoruz. Ama genel olarak kendi köyümüzün vatandaşlarıyla çalışıyoruz.

Sattığınız ürünlerin diğer markalardan ya da marketteki ürünlerden farkı nedir?

Bizimki çok daha iyi diyebilirim. Bizim ürünlerimiz kalitelidir. Örneği biz sucuğumuzu dana etinden yaptığımız için, maliyetimiz yüksek. Tabii ki kooperatiflerde ucuz ürün satılır deniyor ama aslında öyle değildir. Kaliteli iyi bir ürünü ucuza alınamaz çünkü maliyeti yüksektir. Bizim ürünlerimizin hepsi doğaldır, katkı maddesi yoktur.

Köydeki ablalarımızın yaptığı ürünler, köyümüzdeki hayvanların sütü yine hayvanlarımızdan elde ettiğimiz sütlerle yapılan peynirimiz hepsi kalitelidir. Her ürün kendimizin olduğu için katkısız ve hilesiz. Bizim parolamız şudur; “Kendi yiyemeyeceğin ürünü kimseye yedirme.” Bu mantıkla işlerimize devam ediyoruz.

Fiyat olarak marketle kooperatif arasında fark var mı?

Aslında markete oranla fiyat olarak biraz daha uygunuz. Mesela et ürünlerinde aşağıdayız. Sütün perakende satış fiyatını burada biz kendimiz belirliyoruz. Peynir ürünlerinde de fiyat olarak aşağıdayız. Marketlere göre hem daha uygun fiyatlara hem de çok daha kaliteli ürünlere sahibiz.

Şubeleriniz size ait mi çalışıyor, yoksa özel mi?

Kooperatifimize bağlı çalışıyor. Orada sorumlu bir yönetici arkadaşımız var onunla beraber çalışıyoruz. Diğer şubemizde kooperatifimizin bünyesinde çalışıyor. Toplamda; köyde dahil 23 personelimiz var.

Kooperatif üyelerine kâr payını yıllık mı veriyorsunuz?

Şöyle söyleyeyim daha önce yıllık yapmıştık. Ama biz bunu faaliyet içinde bölmeye başladık. Mesela sütümüzü yirmi kuruş farkla pazarlıyoruz. Bunun esasında biriktirmemiz ve yılsonunda yapmamız lazım. Fakat biz 20 kuruşu o an direkt üreticiye bunu yansıtıyoruz. Bizim kullandığımız yemler piyasada 180 TL bizde 150 TL. Normalde aynı parayı vermemiz ve bunları yılda bir defa kâr payı olarak dağıtmamız lazım. Ama biz dağılımını üyelerimiz faydalansın diye ay içinde yapıyoruz.

Bizim en büyük özelliğimiz köydeki ablalarımızı ekonomiye katmanız. Onların ekmek, makarna tarhana yapıp satması önemli. Bunların yıllık iki bin trilyona yakın gelir getirisi var. Sadece ekmekten biz geçen yıl 8 yüz bin TL dağıttık.

Makarna, tarhana ve yumurta baktığın zaman iki trilyon gibi bir para getiriyor. Bunlar ablaların üzerinden geliyor yani kadınlarımızı da ekonomiye kazandırmış oluyoruz. Aslında sadece işte süt, peynir satarak, et satarak değil diğer ürünleri de burada pazarlama şansımız oluyor. Ayrıca köye güzel bir katkımız oluyor.

Biz geçen yıl sadece süt ve yemden 2,5 milyon lira üyelerin cebine para girmesini sağladık. Sattığımız et mesela, diğerleri kırka keserken biz kırk iyiye – kırk dörde kesiyoruz. Yani devamlı olarak hep pahalıya alıp kesiyoruz. Bunu da zaten hiç saymadık bile. Kooperatifin köyümüze çok faydası var. Bu sebeple hayvancılık köyümüzde devam ettiriliyor.

Diğer köylere baktığınız zaman hayvancılık bitmiş durumda. Bizim kooperatifimizin sayesinde üyelere destek sağlanıyor. Dışarıda tüccardan yem almaya kalksanız 180 TL artı her ay faiz ödemek zorundasınız ama kooperatifte öyle bir şey yok.

Yemlerini alıp borçluda kalsalar idare edilebiliyor yani bünyesinde döndürebiliyor. Bir de dediğim gibi ucuza da temin ediyoruz.

Şimdi diğer yerlerde yemin çuvalını 180 TL’ye alıyorlar, burada daha uygun. Bizim burada ödeyemeyince borç para olarak kaydediliyor. Artsa da borç aynı kalıyor böylelikle üye de etkilenmiyor.

Peki, ürünlerinizin kalitesini neye bağlıyorsunuz?

Direkt birinci elden ablaların yaptığı doğal ürün olmasına, kendi hayvanlarımızın etinden, sütünden yararlanmamıza bağlıyorum. Burada her şey çok kaliteli. Bizim sütümüz tam testten geçerek alınıyor. Su ve yağ oranlarına, antibiyotiğe, bir de PH değerlerine bakılıyor. Süt bozuk çıkarsa, dereye salınıyor. Yani bu mandıraya versek de aynı şekilde, dükkâna gelse de aynı oluyor.

Biz burada günlük aşağı yukarı bir ton süt satıyoruz. Bu da kalitesinden kaynaklı başka satanlar da var tabii ki ama daha çok biz tercih ediyoruz. Sütümüz iyi olduğu için. Dediğim gibi yiyemediğiniz ürünü kimseye yedirmeyiz. Burada bizim şahsi olarak bir kazancımız yok. Kooperatife, üreticilerimize kazandırıyoruz. Kötü bir leke gelmesini, kötü bir şey olmasını istemediğimiz için titizlikle çalışıyoruz. Biz Kayalı Köyü’nü temsil ediyoruz. Böyle bir durum köyümüze de yansır. O yüzden çok dikkatli olmamız gerekiyor. Ve dediğim gibi kaliteli ürün üretmeliyiz. Tabii bu seferde dediğim gibi maliyet artıyor.

Şimdi ekmek fırını unun çuvalını 150 TL’ye alıyorken köydeki ablamız 200 TL’ye alıyor ve doğal olaraktan maliyet artıyor. Bu yüzden de piyasadan biraz pahalı olan ürünler de olabilir

Peyniri nerede yaptırıyorsunuz?

Peyniri Karahalil'de Peytat mandırasında yaptırıyoruz. Yapılan peynirleri alıp buzhanemizde dinlendiriyoruz. Olgunlaştıktan sonra tüketime sunuyoruz. Yoğurdumuzu Özdoğu'da yaptırıyoruz. Aynı şekilde sütü bizden alıyor, yoğurdumuzu yapıp istediğiniz zamanda getiriyorlar. Sucuğumuz zaten kendi tesisimizde yapılıyor. Bir de sucuk tesisimiz, üretimimiz var. Etimizi zaten alıp burada yukarıda işleme yerimiz var, orada işliyoruz. Aşağıya dükkanlara, reyonlara indiriyoruz

Toplamda kaç ürün çeşidiniz var?

Kendimize ait aşağı yukarı yetmiş, seksen kalem ürünümüz var. Makarnasından eriştesine, peynirinden etine. Bu arada kendi markamızı aldık ve markalaştık. Ürünlerin hepsini Kayalı Kooperatifi olarak pazarlıyoruz.

Hemen müşterimize satış yapmıyoruz. Önce tadına bakın diyoruz. Tadına bakıyorlar, beğenirseler alıyorlar. Ürünlerimizi üyelerimize verirken söylüyoruz. Kaynamadı fasulyemiz, pirincimiz, nohutlumuz, geri getirin. Bu garantiyle üyelerimize veriyoruz. Ürünü sattık bizden çıktı demiyoruz, ürün bizim ürünümüz.

Aşağı yukarı 10-15 ile kargo gönderiyoruz. Batman’da sadece bir üye ile başladık, şimdi sekiz üyemize kargo gönderiyoruz.

Online satış yapıyor musunuz?

Online değil. Buraya gelen müşterilimiz beğenmiş, almışlar. O ona vermiş, o ona vermiş. Batman’da ki bir aile sekiz aile oldu. İzmir'e gönderiyoruz, Antalya gönderiyoruz, İstanbul'u zaten saymıyorum, Ankara'ya da gönderiyoruz. Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ve Atatürk Orman Çiftliği’ne reçel grupları veriyoruz. İzmit Belediyesi'ne peynir, reçel, kaşar gruplarından veriyoruz. Belediyelere çalışmaya başladık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden teklifler geldi. Teklifleri değerlendireceğiz. Belediyelerde kooperatifimizden mal almaya çalışıyorlar.

Kırklareli Belediyesi’nin karşısındaki kooperatif yeri açıldıktan sonra daha mı çok iş yapar oldunuz?

Şimdi bizi bu şubemizi açtığımız zaman hastane buradaydı. O zaman insanlar zaten kooperatifi duyulmuştu. Haftada bir kere kesin muhakkak aileden bir kişi hastaneye geliyordu. O zaman burası yoğundu. Hastane taşındıktan sonra insanlar gelememeye başladılar. Pınar Mahallesi’nden, Yayla Mahallesi’nden, Şehitliğin oradan gelen insanlar var. Uzak kaldığı için gelemiyorlardı. Hep şikâyet vardı, “Başkanım bize bu tarafa bir şube açsanız” diye. Yer bulamamıştık, sonra araştırmaya başladık, uygun zamanı bekledik. Kızılay'ın binası ihaleye çıkacak dediler. Gittik, aldık. Açtık ve ulaşamayan müşterilimiz devam etmeye başladı. Müşterilimiz de çoğaldı. Yeni yerimizin iç dizaynını yapmaları için üniversite hocalarından ricada bulunduk. Sağ olsunlar bizi kırmadılar.

En çok hangi ürün satılıyor?

Burada süt, sucuk, sucuğumuz çok gidiyor. Peyniriniz, köy ekmeğimiz en çok satılan ürünlerimiz, kıymamız, en çok gelen ürünlerimiz bunlar.

Peynir çeşitlerinde hangileri var?

Klasik inek peyniri üç çeşittir; sert, orta, yumuşak. Koyun peynir, keçi peyniri bir de paça peyniri var. Paça; koyun, inek ve keçi peynirinin karışımından oluşuyor. Taze kaşarlarımız var; 400 gramlık, 600 gramlık, eski kaşarımız var. Yoğurdumuz, tereyağımız özellikle çok giden bir ürünümüz.

Ürünlerin fiyatları market fiyatlarına göre nasıl?

Bizim sektörümüz için konuştuğumuzda, peynirciden, kasaplardan fiyatlarımız aşağıda kalkıyor. Bizi tercih eden halkımızda da köylü kazansın mantığı var, sağ olsunlar. Gönül rahatlığıyla ürünlerimizi alabilirler.

Sizce kooperatif köyün tanıtılmasında öncü oldu mu?

Trakya şu an Kayalı Köyü’nü konuşuyor. Bize birçok yerden gelip, Kayalı Kooperatifi'ni görmek isteyen merak eden insanlar oldu. Çorlu'dan tutun, Lüleburgaz’a, Tekirdağ'a kadar. Gelip nasıl bir yer olduğumuzu, yapımızı incelediler. Bizle bilgi alışverişinde bulundular. İnece’de Sulama Kooperatifimiz var. Şu an kooperatif denildiğinde Kayalı Kooperatifi akıllara geliyor. Önceden sulama geliyordu. Şu an Kayalı Kooperatifi gündemde.

Bir olay anlatayım. Trabzon'dan bir ağabey adımızı duymuş. Kayalı ’da aynı firmadan mal alıyoruz, bize nasıl aynı fiyattan veriyorsunuz dedi.

Kooperatif başka neler sağlıyor?

Hayvanlar için tabii şimdi şöyle söyleyeyim. Bizim ayda dört yüz ton gibi bir yem tüketimimiz var. Yem fiyatları bir ara birçok hızlandı. Baktık başa çıkamıyoruz. Üreticimiz kazanamıyor. Dedik biz bunu iki yeme düşürelim ihale yapalım. En az teklif veren iki firma kalsın. Böylelikle bizde yüz elli olan yap dışarıda yüz yetmiş lira oldu. Fiyat farkı var. Üyelilerimizin ayda aşağı yukarı ay dört yüz ton gibi yem ihtiyacını biz karşılıyoruz. Hem burada çok güzel rakamlar kazandırıyor. Çeşitlerimiz var. Hayvanların vitamini, katkıları, işte ufak tefek nalbur, su sağlam makine parçaları, malzemeleri de var ama ufak çatma onlar.

Hayvancılığı siz kendiniz mi yapıyorsunuz yoksa

köylü köylü halk mı yapıyor?

Köylünün kendisi yapıyor. Biz sadece köylünün tedarikçisiyiz. Onların ürünlerini pazarlıyoruz. Köyde herkes kooperatif üyesidir. İçeriden mesela başka süt alan yoksa herkes kooperatife getirir. Sütümüzü bir yerden pazarlıyoruz. Alınacak yemleri de bir yerden pazarlık yaparak alıyoruz. Biz sadece öncülük yapıyoruz

Çiğ sütü başkasına verseler, fiyat ne olur?

Sizde fiyat ne kadar?

Biz de verdikleri zaman üç lira yirmi kuruştan ödeniyor. Dışarıya verseler parasını üç liradan alacaklar. Arada yirmi kuruş gibi bir fark var. Baktığımız zaman diğer kooperatife dâhil en fazla fiyat bizde. Çok sütümüz olduğu için pazarlık şansımız artıyor. Hatta bazen sütün çok olması terste tepiyor. Çok sütte bir sıkıntı yaşanıyor. İlk bırakılacak sütlerde bizim sütlerimiz oluyor çok olduğu için.

Sütler köyden günlük mü geliyor?

Günde iki defa sabah akşam toplanıyor. Kazanlara getiriyoruz. Kooperatifte bizim dört tane soğutucu kazanımız var. Yirmi ton kapasiteli. Direk onlara dökülüyor. Dört dereceye kadar soğutuluyor. Ondan sonra alıcı firmayla, bizim dükkanlarımıza oradan dağıtımı yapılıyor.

Burada sütün litresi ne kadar?

Dört lira yirmi beş kuruş. Burada fiyatı biz basıyoruz. Bize sormadan fiyat arttıramıyorlar. Sokak sütü biraz pahalı. Onlar bilen bizden süt satıyorlar. Sütün baktığın zaman maliyeti üç lira yetmiş kuruşa denk geliyor. Mesela biz üç otuz üç prim var KDV'si falan ve mandıraya da verdiğimiz zamanda da üç lira yetmiş kuruş bir maliyet var. Kooperatife de otuz elli kuruş kadar bir yaşam payı çalışanımız var, elektriğimiz var. Bazen de satılmıyor, kalıyor. Bir elli kuruş da bize yansıyor.

Kalan sütü ne yapıyorsunuz?

Sokak hayvanlarına bakan ablalar, abiler var. Onlar geldiği zaman tanıyor çocuklar zaten. Abla süt kaldı diyorlar, alıyorlar. O şekilde değerlendiriyoruz.

Online çalışmalarınız hangi aşamada?

Şu an web sitemizi kurduk. Fotoğrafların siteye yüklenmesi kaldı. Ondan sonra internet satışına da başlayacağız. İşlerimiz biraz yoğun oldu.

Biz, Ocak, Şubat aylarında sütlerimizi verdik, paramızı alamadık. Bu sefer para karşılığında dört bin teneke peynir aldık Şu an bunları pazarlamak uğraştığımız için pek o konulara da giremedik. Kısmetse internetten satışımızda başlayacak. Türkiye'nin her yerinde kargo ağıyla dağıtım yapmayı planlıyoruz. Bunun reklamını daha iyi yapacağız. Izgara salonumuzun, diğer şarküterimizin Facebook, internet reklamlarını hızlandırıyoruz Yemeksepeti'ne hiç girmedik. Onlarda kesinti oluyormuş, para zamanında geçmiyormuş. Hiç gerek yok dedik.

Izgara salonunda neler var? Vatandaşlara ne gibi ürünler sunuluyor?

Izgara salonumuzda önce çorba veriyoruz. Ondan sonra pirzola, antrikot, bonfile, külbastı gibi ürünlerimiz var. Izgara olacak her çeşit et var diyebilirim. Bunların yanında salatamız, koyun yoğurdumu ve tatlımız da mevcut.

Vatandaşlarımızdan bu konuda çok iyi geri dönüşler alıyoruz. Ürünlerimiz gerçekten çok beğeniliyor.

Diğer lokantalara göre fiyatlarınız nasıl?

Dışarıda bir porsiyon ızgaranın fiyatı yirmi sekiz TL ile otuz TL arasında değişiyor sanırım. Bizde bir porsiyon köfte yirmi beş TL. Vatandaşlarımıza kendi ürünlerimizi servis ediyoruz. Kuzuyu, büyükbaşı kendi köyümüzden alıyoruz. Böylelikle köyümüzün de reklamını yapmış oluyoruz. Vatandaşlarımız burada ürünlerimizi beğendiğinde, bizim için de sürekli müşteri haline gelmiş oluyorlar. Bu durum da direkt olarak satışları etkiliyor.

İnsanlar kooperatifte satışa sunulan ürünleri alıp beğendiği zaman da mutlaka ızgara salonumuza geliyorlar.

Kooperatifte çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Kooperatifimiz doksan altı yılında kurulduğunda ben işe çalışan olarak başlamıştım. Bir yıl kadar kooperatifte işçi olarak çalıştıktan sonra buradan ayrılıp fabrikada muhasebecilik yapmaya başladım. Fabrikada on yıl çalıştıktan sonra emekli oldum.

Daha sonra kooperatife dönüp

yönetici oldum. Yöneticilik yaparken, seçimlerde başkanlığa adaylığımı koydum. Nasip oldu, başkanlığa seçildim.

Kısmetse bu

kooperatif başkanlığında son dönemim, bundan sonraki seçimde muhtemelen başka bir arkadaşıma görevimi devredeceğim. Yaklaşık altı yıldır başkanlık yapıyorum,

haziran ayında yapılacak seçimde adaylığımı yenilemeyi düşünmüyorum.

Ben aslında önce sucuk imalathanesi kurmak istedim. İmalathaneyi köyümüzde de kurabiliriz, imkanımız el veriyor diye düşündüm fakat kırsal kalkınmalar açıklanmadığı için bir şube açalım diye karar verdik. Tutarsa imalathaneyi açarız, tutmazsa boşu boşuna para vermeyelim mantığıyla şubemizi açtık. Şubemiz vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Bu sebeple devam etmeye karar verdik.

İki tane şubemiz var. Bizden şube ismi isteyen pek çok kişi var ama biz böyle bir şey yapmayı düşünmüyoruz çünkü bu iş profesyonel bir kadro gerektiriyor.

Elbette böyle bir şey yapılabilir. Örneğin Çerkezköy'de çok fazla köylümüz yaşıyor. Kooperatife ulaşmak istiyorlar. Yapmak isteyen olursa hemşerilerimizin çok olduğu şehirlerde şube açabilirler. Açacakları şubelerin ilgi göreceğini düşünüyorum. Şube açmak için de cesaret gerekli tabii.

Bazı firmalar tabelamızı yaptırmak istiyor fakat böyle bir şeye iznimiz yok. Sadece bizden ürün aldıklarında; küçük bir tabela yaptırarak, “Kırklareli Kayalı Kooperatifi Ürünleri Burada Satılıyor” yazısını asmalarına izin veriyoruz. Zaten böyle bir şey için de genel kurulun onayı gerekiyor.

Her üreticinin ürününü kabul ediyor musunuz?

Köydeki ablalarımızın yaptığı her ürünü kabul ediyoruz. Zaten köyde üretilen sütün tamamı mecburen bize geliyor. Mesela ‘kuşburnu marmelatı yaptım’ diyorlar, getirin kontrol edelim diyoruz. Tabii ki direkt olarak kabul etmiyoruz. Biz üreticilerimizden ürünlerini bize getirmelerini istiyoruz. Ürün geldiğinde de gerekli kontrollerini yaptırıyoruz. Uygunsa alıyoruz.

Mesela köydeki ablalarımız günlük olarak ekmek yapıyor. İnsanlık hali tabii, her gün aynı olmuyor. Bazen çiğ kalıyor ya da yanık oluyor. Üreticilerimize ulaşarak bu ürünleri kabul edemeyeceğimizi söylüyoruz. Bu tarz ürünleri almamız bizim için tehlike yaratır. Sonuçta insanlar bu ürünlere para veriyor, bu ürünlerle besleniyor. Tabii ki bütün üreticilerimiz kazansın isteriz ama yapılan işin de iyi olması gerekir. Üreticilerimizi zaten tanıyoruz, evleri kontrol ediliyor. Ürün aldığımız kişilerin temizlik kurallarına uyup uymadığına bakıyoruz. Bu kontrolleri kendi personelimiz gerçekleştiriyor.

On yıl içerisinde kooperatifinizi nerede görüyorsunuz?

Böyle devam ederse kooperatifimizin çok iyi yerlere geleceğinden eminim fakat şu da var ki; Ekonomik sıkıntılar devam ediyor. Hayvancılık şu an çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor.

Hayvancılığın bittiği yerde kooperatifler de biter. Günlük sekiz yüz kilo ile dokuz yüz kilo arası süt çıkar bir köyden, bizim köyümüzden çıkan süt şu an günlük on beş ton.

Bu şekilde senede üç yüz dört yüz milyar gelir demektir. Bu gelir ile ayakta kalabiliyorsun. Bizim dükkanlarımız da var. Şu an mesela köydeki kazançtan daha fazla gelir elde ediyoruz. Sistem bu şekilde devam ederse ileride Torku gibi bir marka olabiliriz.

“Trakya’nın En İyisiyiz”

Yorumlar 0