Kırklareli merkeze bağlı Üsküp beldesi’nde Belediye Başkanlığı yapan Hüseyin KASAP, doğup büyüdüğü topraklara hizmet etmenin onurunu yaşıyor. Beldesini ve Beldesinde yaşayan vatandaşlarını her zaman hizmete layık gören KASAP, biz büyük düşündük.

Samimi bir ortamda geçen söyleşimizde Başkan KASAP Önce kendisinden başlayarak sohbete geçiyor.

Hüseyin Kasap; “Babam doksan dört yaşında. Annem de babam da ikisi de sağ. Fakat babacığım beş yıldan beri yatağa bağımlı, rahatsızlığı var. Tabii biz de evlatlarıyız yani. Kardeşlerim de var.

Yani münavebeli olarak birbirimizi destekliyoruz. Tüm hizmetleri ayaklarının altında. Şerafettin abi, onlar anne, baba. Başka tarif yok. Yerini dolduracak başka insan da yok. Başka bir kelime de yok zaten bulamazsınız. Onlar kaderini yaşıyor. Biz de evlatlar olarak imtihanımızı oluyoruz aslında. Yani mesele burada. Tabii onların gönüllerini almak önemli. Ufak bir şeyden mutlu oluyorlar.

Bizim görevimiz o. Görev olarak atfettiler. Mesela yemeklerini vereyim şimdi. Ne diyor biliyor musun? ‘Oğlum bizim için çok uğraşıyorsun. Biz hakkını nasıl öderiz?’ Ne demek ya? Asıl ben hakkınızı ödeyebilir miyim? Yaptığımız bir tabak yemek. Ben ne yersem onlar da onu yiyor. Bu şekilde. Evet. Bir kepçe çorba yapıp veriyorum mutlu oluyorlar ya. Memnun oluyorlar. Yemek mesele değil. Oradaki ilgi meseledir. Alaka önemlidir. “dedi.

Üsküp Belediye Başkanı Hüseyin Kasap Üsküp Beldesi’ne dair açıklamalarda bulundu. Üsküp’ün tarihini de anlatan Kasap “Şöyle söyleyeyim. Önce Üsküp'ümüzün tarihçesinden bir başlayalım. Geçmişten başlayalım beraber. Üsküp’ün tahmini olarak iki bin yıllık tarihi bir geçmişi var. Aslında Üsküp'ün ismi İskitler olarak geçiyor tarihte. Dünyada iki tane Üsküp var. Bir Makedonya’da Üsküp var. Bir de Kırklareli Üsküp var. Hep gelen vatandaşlarımız ‘başkanım Üsküp'le Kırklareli Üsküp arasında bir bağlantı var mı?’ diye soruyorlar. Araştırdım. Orada Balkan Üniversitesi var. Oranın rektörü Alpullu'dan bir arkadaştı önceden. Onunla beraber araştırdık ama Üsküp'ümüzün Makedonya’daki Üsküp'le çok fazla bir ilişkisinin bağlantısının olduğunu görmedik. Sadece şunu gördük. Nüfusumuzun yüzde yetmişi göçmen aslında. Yani Balkanlar'dan gelen göçmen asıllı vatandaşlarım. Tabii oradan Makedonya'da eski Yugoslavya'dan da gelen soydaşlarımız da var. Sadece o bağlantıyı görebildik ama onun haricinde başka bir şey göremedik.

Peki Üsküp nereden geliyor? Aslında Üsküp'ün ilk kuruluş yeri Hisarcıkkale. Bize yaklaşık üç buçuk dört kilometre ıstrancaların eteklerinde bir kalemiz var. Kale diyoruz, Hisarcık kale. Orada iki tane köy, ilk kuruluş durumu orada gerçekleşiyor. Orada o zamanlar eşkıyalar köyleri hep yakıp yıkıyor. İki köy birleşiyorlar, tarihten gelen nakleden rivayetleri anlatıyorum ben. Demişler ki tabii buralar hep yamaç, biz biraz daha ovaya inelim ki bizim köylerimizi yıkılıp yıkılmasın demiş. O zaman buraya geliyorlar. Bizim burada doğu tarafına köyün bir tanesini diğeri de batı istikametine yerleşiyor. Ve oradan İskitler'den geldiği için Üsküp ismini aldı. Biz tarihsel olarak bunu biliyoruz. Peki neden Üsküp sürekli gündemde? Asıl sizin sorunuza geliyoruz şimdi.

Üsküp Kırklareli'nde belediyelik unvanını alan en eski beldelerimizden bir tanesidir. Cumhuriyetimizin kuruluşuyla beraber 1923 yılında biz belediye olmuşuz. Ondan önce Edirne sancağına bağlıyız. Ve yine zaten bana enerjiyi veren heyecanı söyleyen Cumhuriyet’imizin kuruluş tarihiyle beraber olmasıdır. Bu bana ayrı bir enerji veriyor. Biz canla başla heyecanla milletimizin bize vermiş olduğu görev süresi içinde koşacağız.

Şimdi ikinci heyecanım nerede geliyor? İkinci heyecanım da bir tarihi bir anekdotla aktarmak istiyorum size. Neden Üsküp ön planda? Neden biz gece gündüz demeden koşuyoruz? Onu açıklayan önemli tarihi anekdot bu. Şimdi Üsküp’ün %70’i göçmen aslında. Mesela dedem Drama'nın Karadere Köyü’nden gelmiş. 1915 yılında buraya gelince anlatıyordu bize.

Diyor ki ‘oğlum üç ay koyunları otlata otlata geldik’ Orada evini, bağını, parkını her şeyini bırakmış.

Bir cümlesi var ki hala benim heyecanımı artıran hala beni heyecanlandıran bir cümledir. Sohbetinin bu noktasına geldiği zaman oğlum sesini yükselterek “Biz vatan dedik geldik” diyor. Biraz tarihi merakım da var benim. Araştırdım. Araştırmamda şunu gördüm.

1915 yılında gelmiş ama 1923’e kadar Üsküp’ümüz Bulgar istilasını görmüş Yunan istilalarını görmüş düşman istilasını görmüşler bu topraklar. Fakat bir şey söyleyeyim mi? Biz Rumeli'nin çocuklarıyız. Ben bunu milletimiz adına ayrımcılık olarak asla addetmiyorum. Asla. Bu vatan toprağında olan her bir fert bu ülkenin asli unsurudur. Bizim düşüncemiz de budur, görüşümüz de.

Görüyorum. Bizim Rumeli insanlarında tarihte bulamazsınız. Ben bulamadım. Bütün toplantılarda bunu söylüyorum. Vatan haini hiç çıkmamış. Vatanına, devletine küsmemiş. Hiçbir terör örgütü üyesi bulamazsınız. Yoktur tarihte. Fakat neler çıkmış biliyor musun? Asıl beni heyecanlandıran bu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin asli unsuru olan Mustafa Kemal Atatürk Selanikli ’dir. Namık Kemal Makedonyalıdır. Bunu sayabilir birçok şeyler. Cumhuriyetimizin aslı unsurlarıdır bunlar. Temel taşlarıdır bunlar. Bu da bana ayrı bir heyecandır. Bu toprakların bir evladı olarak bu da bana heyecan veriyor. 1923’te belediyemiz resmi olarak kurulduğu zaman Kurtuluş Savaşı'nda bu çevrede, bu yörede kahramanlık göstermiş askerlerimiz var, paşalarımız var o zamanlar Kurtuluş Savaşı'nda. Bizim o zamanki dedelerimiz çok güzel bir şey yapmışlar. Burada kahramanlık göstermiş olan bizim dedelerimize, askerlerimizin isimlerini mahallelere vermişler. Hepsinin tarihi güzellikleri var. Tarihi hatıraları var burada. Mesela Cevat Paşa bir mahallenin ismi.

1923 yılında Atatürk'ün mübadelesi neticesinde buranın nüfusu 12 Bin iken 4 bin tane Rum yaşıyor. 2 gün içerisinde 4 bin Rum buradan Batı Trakya'ya gitmişler mübadele Anlaşması neticesinde. Oradan dedelerimiz gelmişler. Atalarımız gelmişler. Fakat buradan göçen Rumlar Drama ile Serez şehri arasında yeni bir yerleşim birimi kurmuşlar. Oraya da Lovoskopi demişler, yani Yeni Üsküp. Buradan göçen Rumlar kurmuşlar orada. Oraya gittik. Çok güzel şeyler yaptık biz. Onları çağırdık. 23 Nisanımızı biz onların çocuklarıyla beraber kutladık burada.

Festivaller yaptık. Ben oraya ilk gittiğimde şunu gördüm. Buradan göçen Rumlar buradan geldiler dedelerinin yerli onların geliş tarihlerini de biliyorum. Hatıralarını paylaşabiliriz. Yani geniş geniş sohbet edeceğiz dediğiniz için ben bu konulara giriyorum şu anda. Şimdi orada baktım ki benim Üsküp'ümün mahalle isimleri neyse aynı isimleri koymuşlar.

Bu da benim için onur vesilesi. Yani şöyle devletimizin, vatanımızın geçmişteki atalarımızın bekası için benim için önemli bir hareket. Heyecanı ben burada buluyorum.

Bu ikinci döneminiz. Sizce vatandaşların sizi seçmesindeki en büyük etken nedir?

Şimdi 2014’te göreve başladım. Ben bir şey gördüm. Ben kendim din görevlisiydim. 2007’ye kadar Kırklareli'nde Karaca İbrahim Cami’nde yirmi yedi yıl görev yaptım. 2007’de emekli oldum.

Hangi işi yaparsanız yapın. Hele belediyecilikte yani yerel yönetimlerde bu işin en büyük kurallarından bir tanesi şudur; Şimdi bize belediyelere bizim atalarımız Osmanlı Devleti Şehri Emin'i dermişler. Belediye başkanı değil de Şehrin Emini. Yani o şehrin o yerin en emin kişisi. Üsküp’ün nüfusu 2300. Ben burada evlatlarımın, bacılarımın, ablalarımın, teyzelerimin, dedelerimin, dayılarımın başkanıyım.

Çok önemli biliyor musunuz? Gönlüne girmek çok önemli. Seveceksin. Sadece insanı sevmek değil, doğayı da seveceksin. Seversen sevilirsin. Sevmezsen bizim Türk insanının bir özelliği var. Çok fazla şey istemez. Onurludur benim Trakya insanım, gururludur. Devlet versin, devlet versin demez. Bağrına basar ama dokunulmak ister. 8 Yıl boyunca başkanlık yaptım ama makam aracımla hiç eve gitmedim.

Büyüklerimizin dediği bir özellik daha var. Yerel yönetimlerin, belediyeler için söylüyorum. Benim bizzat yaşadığım, vatandaşlarım tarafından bana söylenen bir özellik bu. Vatandaş, beni yönetecek kişi benden akıllı, benden kabiliyetli, benden yetenekli olmalı der. Ama seçildiği zaman da benim gibi yaşamalı der.

Benden farkı yaşamamalı. Bu özelliği yakaladığımız zaman, başaramayacağımız hiçbir şey yok.

Tabii yerel yönetimin siyasette de yeri var, bilgileri var. Devletimizin, kanunlarımızın gereği bu. Her bir belediye başkanının kendine ait siyasi görüşleri de var ama biz paşa paşa siyaseti yaparız. Seçimlere bir ay kala çıkarız herkes kendi niyetini, fikrini vatandaşımıza anlatır. Biz siyaset yaparız. Ama seçim bittiği zaman defteri kapatırız. Onun için bir cümle söyleyeceğim. Bir yerel yönetimde, Belediye Başkanları’nın yönettikleri beldelerde evliyaya da ihtiyacımız var, eşkıyaya da ihtiyacımız var.

Üsküp, Huzur ve Umut Beldesi olarak geçiyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Birincisi şuna bağlıyorum. Şimdi kuru kuruya umut ve huzur beldesi demek bir anlam ifade etmez

huzurlu ve umutlu olmanın da yöntemleri vardır. Siz yerel yönetim olarak gücünüz nispetince altyapıyı, imkanları hazırlarsanız vatandaş o huzuru kendisi bulur.

Benim anket çalışmalarım oluyor bazen. Ufak bazı şeylerde bile anket çalışması yapıyoruz. Mesela Türkiye'nin bir gerçeği var ki köyden kente doğru müthiş bir göç yaşıyoruz. Tüm vatanımızda yaşıyoruz. 2000’li yılların başında belde ve köylerde yaşayan vatandaş oranımız %12 iken şu anda %6,5’a düştük. Türkiye çapında. Aslında beldelerimiz köylerimiz yaşanacak şeyler artık ama ne yapsın benim vatandaşım? Köyünde iş bulamıyor, aş bulamıyor. Yaşayacak bir ortamı da bulamıyor. Bulamayınca hani derler ya vatanın neresi? Karnımın doyduğu yer diyorlar değil mi?

2014’te seçildiğim zaman benim hayallerim vardı. Umutlarım vardı benim. Buranın insanıyım ben de. Buranın yetiştirdiği bir evladım. Her şey hayalle başlar. Ama ben size şunu söyleyeyim. Hep hayallerinizi büyük tutunuz. Ufak şeylerle uğraşmayın. Hedeflerinizi hep büyük tutunuz.

Tabii gerçekleşmesi için biz mücadele edeceğiz. Ama hayallerimiz hep büyük olsun. Küçük şeyler küçük insanların iştir. Benim düşündüğüm büyük şeylerden bir tanesi Üsküp’ü ilçe yapmak. Bu bir. İkincisi ben mutlaka bazı vatandaşlarımız var ki burada doğmuş ama burada yaşamıyor. Şimdi bugün için büyük bir soru işareti bu.

Vatandaşa artık diyebiliyorum ki “Senin bir belden var”

Avantajlarım var benim. Ben buraya gelmeyi, nüfusu çoğaltmayı, kendi insanlarımla çoğaltmayı altyapıyı hazırlamak lazım. Ama belki zor bir işti ama hayallerim öyleydi benim. Diyelim ki İstanbul'da oturuyor ama emekli olmuş. İstanbul'un trafiği, gürültüsü, kalabalıktı artık beynini yormuştur. Ama burada tertemiz bir beldesi var. Buraya niye gelmesin? Geriye niye dönmesin bu insanım? Benim kendi toprağım. Ama buraya dönerken de altyapıyı yapmam gerekiyordu. Yoksa şunu diyemezdim ben “Ya yapmayın, etmeyin, gelin ya.” Yok öyle bir dünya. Öyle huzur beldesi olmaz. Değil mi?

Üsküp halkı geçimini nasıl sağlıyor?

Geçimimiz burada hayvancılık ve tarım ağırlıklı. Şimdi son yıllarda sanayiye döndü yavaş yavaş. İrili ufaklı beş altı tane burada benim küçük çaplı fabrika var. Organize OSB, Üsküp’e 6 bin 150 metre. Onunla ilgili güzel çalışmalarım var. Sayın Valimizin takdirleri var. OSB'yle işe devam ediyoruz. İstikbalde OSB'nin nerelere geleceğini de net biliyorum şu anda. Ama ben hazırlıklı olmalıyım. Başkanlığa ilk geldiğimde hedefim şuydu. Benim vatandaşım hayvancılıkla ve tarımla uğraşıyorsa; yukarıda bizim bir göletimiz var. Benden önce yapılmış. Yapanlardan, devletimizden Allah razı olsun; Baktım iki buçuk milyon metreküp su tutuyordu. Su hacmi o kadardı. Ilk yapmış olduğumuz faaliyet hemen Devlet Su İşleri'yle beraber devreye girip bir buçuk metre set yükseltmesi yaptık. Yani temel oydu başlangıçta bir buçuk mil set yükseltmesi yapınca hacim genişledi. Hacim genişleyince dört buçuk milyon metreküp suya çıktık biz. Su zengini bir ülke değiliz biz. Ama suyu verimli kullanmak mecburiyetindeyiz. Dünya olarak böyle. Artık petrol savaşları bitti, su savaşları başlayacak. Biz yer altı sulamasında geçtik. Oradaki 4,5 milyon metrelik bir su hacmiyle beraber biz 3800 dönüme çıktık.

Şimdi bu hem ekonomik olarak katkı sağladı hem hayvancılık yönüne katkı sağladı. İlk iki sene ben vatandaşın sulama parası çalmadım. Elbette ki biz vatandaştan yana olacağız. Şu anda Trakya'da tarla sorunu, tarım sulamasıyla ilgili en ucuz su bizde. Eskiden bakıyorduk yüz litrenin kırk yedi litresi kayboluyordu.

Kırk sene, kırk beş sene önce tesisatımız yapılmış. Patlaklar, çatlaklar gidiyor. Olmaz dedik bu iş. Yürümez. Ver elini yine Ankara. Benim işim o. Ben Üsküp’ün milliyetçisiyim. Ben buranın belediye başkanıyım. Benim ne eksiğim var ki başka yerden? Sağ olsun devletim bütün destekleri veriyor.

Hollanda'dan bir sistem getirdik. Şu anda belediyemizde Scada sistemi. Buraya bilgisayar üzerinden sistem yükledik. Orada güneş enerjili internet bağlantılarını sağladık. Bilgisayar üzerinden iki tane depom var. Depodan depoya akıllı vanalarla su aktarabiliyorum. Depoların haftalık ve aylık su tüketimlerini görebiliyorum. Şimdi %47’den %3’e düştük.Neden yüzde üç? Camilerden, mezarlıklardan, okuldan sağlık ocağından para alınmıyor. Onlara saat koymuyorum. Okullar benim okulum, camide benim, mezarlık da benim parklar da benim. Ben tavsiye ederim.

Üsküp için başka hangi projeleri gerçekleştirdiniz?

Beni en çok duygulandıran bir şey vardı. İki tane okulumuz var. Bir bayan kardeşim bana dedi ki “hocam eğer belediye başkanı olursan böyle bir problemimiz var bunu nasıl bir çözüm üretiriz? Benimbirinci sınıfa, yedi yaşında bir kızım var. İki yaşında da bir bebeğim var. Genç bir evladım. Kaynanam kaynatam benim yanımda hasta, yaşlı. Sabah çocuğu alacağım diye bir bırakamam. Yağmur var, çamur var, su var.”Geldiğimizden itibaren hemen belediye araçlarını çıkardım. Biz burada sekiz yıldan beri evlatlarımızı bedava taşıyoruz. Şoförüm de var. Mahallelerinden, evden alıyorlar. Para falan almıyoruz. Onlar benim çocuklarım.

Herkesin bildiği gibi toplu konutlar inşa ettik. Yüz kırk beş konut gördünüz. İlk etapta getirdik ve verdik. İki yüz kırk ay vade arkadaşlar yani yirmi yıl. Dört yüz otuz lira, dört yüz yetmiş lira taksitleri var. Evler kaloriferli, doğalgazlı. Şimdi sizlere müjdeyi veriyorum. Yüz elli beş konutun temelini ekim ayının başında atıyoruz.

Toplam 300 konut olacak 2. Etapla birlikte. Her şeyi bitirdik, onayı da geldi cuma günü. Beşinci mahallemizi yapacağız. Benim vatandaşım niye asansöre binmesin? Niye site halinde bir yerde oturmasın? Niye doğal gaz kullanmasın?

Bunlar beldesine hem güven veriyor hem aidiyet duygusunu geliştiriyor. Hem huzurun beldesi böyle oluyor diyorum.

Vatandaşın ikinci etaba talebi nasıl? Kontenjanı doldu mu?

Çok fazla talep var fakat kayıtlara başlamadık henüz. Sadece şunu yapıyorum ben. Diyorum ki bir kişi geldi. “Ya başkanım TOKİ'ler olacak mı?” diye soruyor. Olacak diyorum. “Peki kayıt alıyor musunuz?” diyor. Henüz daha başlamadık, diyorum. Ama diyorum ki telefon numaranı ver bana olur ki talepten sonra ya başkanım ben size söylemiştim beni niye pas geçtiniz demesin diye. Resmi talebe başladığımız zaman TOKİ belediye ortaklığı devam ediyoruz çünkü ben arıyorum talepler başladı. Şart da tutuyorsa gel. Karşımdaki insanlara mahcup olmamam lazım.

Bölgede ilk doğalgazı siz kullanmaya başladınız. İlk günden bugüne talepler nasıl?

Şimdi şöyle söyleyeyim. Hani dedik ya sohbetimizin başında hedefinizi büyük tutmalısınız diye. Seçimlerden önce 2019 seçimlerinden bir yıl önceydi. Meclis toplantılarımız her ay oluyor. Meclisteki arkadaşlarıma dedim ki arkadaşlar bakın seçime gidiyoruz. Bir şeyler yaptık, vatandaş görüyor. Onları saymaya burada gerek yok dedim. Ama inanıyorum ki seçimler gelse bize vatandaşım bir soru soracak. Diyecektir ki Başkan'ım hiç doğal gaz diye aklınıza bir şey geldi mi? Hiç düşündünüz mü? diyecekler. Ben emeğime acımıyorum.

Ben gayret etmek istiyorum. Mecliste dokuz tane meclis üyem var. Muhalefet ve iktidar toplam olarak. Siz benim meclisimsiniz ve ben sizden yetki istiyorum, bana yetki verin koşacağım. Alabilirsek eyvallah, alamazsak yapamadık diyeceğiz yani bunun sonunda ölüm yok ki. Neyse arkadaşlarımız da tamam başkanım dediler.

Önce bölge müdürüne gittim GAZDAŞ Bölge Müdürlüğü gittim. Bana dedi ki bölge müdürü 2021 yılı sonuna kadar beş yıllık yatırım, doğalgaz yatırım planları yapıldı uygulamaya konuldu. Hayal dahi etme, hiç mümkün değil dedi. Hele bir belde için hiç mümkün değil dedi.Bölge müdürüne “bu Allah'ın emri değil ki, Kur'an-ı Kerim de değil.” Ben senden bir şey istiyorum. Bu konuyla ilgili, doğalgaz ile ilgili en son sözü kim söyler? Sen onu bana söyle.

Ankara'da doğalgaz dağıtım daire başkanı Balıkesir Dursunbeyli bir arkadaş. Tanımıyorum, bilmiyorum. Gittik ve tanıştık Her şey orada gelişti. Şimdi en son konuşacak kişi olduğu için benim ne yapıp edip hayır kelimesini dilinden çıkartmamam gerekiyor. Hayır dedi mi gidecek yer kalkmıyor. Ortak nokta aradım. Adaş çıktık ama yetmedi. Birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. 4. Ortak noktayı bulunca tamam dedim. Bir sürü ortak noktamız çıktı. “Ben doğal gazı istiyorum, ne yaparsan yap” dedim. Güldü ve başkanım vacip oldu herhalde dedi.

Vallahi vacip mi oldu, farz mı oldu ben bilmem. Ben doğalgaz istiyorum. Neyse başladık biz orada. Oradan itibaren talimatlar verildi. Meclisten geçti.

Gene benim tatlı bir hatıram var. Tabii benim meclis masam, demokrasi masasıdır. Doğrusu orada aykırı fikirler olacak, tartışmalar olacak. Demokrasi bu herkes benim düşündüğüm gibi düşünmek mecburiyetinde değil ki. Fikirler söylenecek ortak nokta bulunacak. Ortada buluşabilmek maharettir işte. Bir arkadaşım dedi ki bana sen ne diyorsun. Daha ilçelerde doğalgaz yok dedi Allah aşkına. Milleti gaza getirme dedi. Dedim ki bak biz milleti gaza getirmeyeceğiz. Millete gaz getireceğiz. Şimdi aşağı yukarı 6 bin 5 yüz metrekaresi oldu. Şimdi yakında bir hafta sonra da kaldığımız yerlerden devam edeceğiz. Üsküp’ün doğal gazının tamamen verilmesinin, bitmesinin tarihi 31 Aralık 2022’dir.

Spor tesisi ile ilgili bir gelişme veya bir netice var mı?

Kurban Bayramı'ndan önce Ankara'daydık. Spor Toto Loto Başkanlığımızda bizim dosyamız, her şeyimiz hazır.

Bizden maliyet fiyatlarını yükseltmemizi istediler. 3 milyon 640 bin liralık bizim futbol sahamız var burada ama sentetik çim yapmak lazım. Tekrar bakılması lazım. Çocuklar benim çocuklarım. Benim gençlerim enerji dolu, ben pek spordan anlamam ama onlar benim evlatlarım yapmam lazım. Enerjilerini başka yerlerde harcıyorlar.

Onlara bir meşgale bulmam gerek. Enerjilerini atacak bir şeyleri olması gerekir.Onlar da bizim çocuklarımız.

Dolayısıyla bir projeyle 5 buçuk milyona çıktık. Eli kulağında bekliyorum açıkçası. Futbol sahası ve spor okulu yapıyoruz bir de. Toplam üç okulumuz var biri talebe eksikliğinden boş.

Mustafa Kemal İlköğretim Okulu 1925 yılında yapılmış tarihi bir okul. Bu okulda benim de tarihi anılarım var orada.

Onu yaşatmam lazım. Sağ olsun Valimiz ve Milli Eğitim Müdürü'müzle beraber ortaklaşa güzel restorasyonunu yaptık. Çatısı, boyası hepsi yenilendi.

Mesela bizim resmi kütüphanemiz yok. Kütüphanemizin olması gerekir. Kırk tane bilgisayar buldum. Benim evlatlarımın burada bilgisayar odası olması lazım. Bedava internetiyle beraber derslerine çalışması gerekir. Hanımlarımız var çok becerikliler. Çok güzel el işleri yapıyorlar. Çocuklarımız orada değişik aktiviteler yapacak. Bir hafta içinde açılışını yapmayı planlıyoruz.

Üsküp Belediye Başkanı Hüseyin Kasap: "Beldemize en iyi ve güzel hizmeti getirmeye söz verdik."

Yorumlar 0